Hakkımda

Duyuru

       2008 yılından daha öncesinde başlayan ve hala devam eden kelimeler ile oynadığım oyunun ortaya çıkardığı yazıların tamamını sizlerin önüne seriyorum. Geçirdiğiniz vakitten zevk almanız dileğiyle...                                                                                                                                                                                                                                                               Eğer okuduklarınızı beğendiyseniz, facebook sayfamı beğenebilirsiniz, paylaşabilirsiniz. Evet uzun zamandır yazmıyorum, farkındayım ama ekmeğin yoksa hiçmişsin. Siz beni bi' destekleyin ben yazmaya geri dönerim belki, bir ara, inşallah. Sevildiğinizi bilin, söyleyin. Güzel kalın !

Bölüm 5 - Dışarı çık ve ıslan!

Dışarıda her zamankinden karanlık bir gün vardı.Bugün pisliğin ay misali parladığı bir gecenin ardından iğrençliğin doğuşu gibiydi herşey.Patavatsızca doğmuştu sanki güneş, yapılması gerekenin sadece göz yummak olduğunu bilen insanlar çoktan sokaklara fırlamıştı.Nerdeyse iki gündür evinden dışarı çıkmayan Bulut'un içi içini yiyordu.Gecesini gündüzüne katmış evinde ne kadar yiyecek varsa neredeyse bitirmişti.Zaten çok fazla birşey almazdı evine, biraz alkol ve biraz atıştıracak yiyecekler.Açlık ve uykusuzluktan tamamen kafayı yemek üzereydi ve bugün herşeyin daha da kötüye gideceği belliydi.Şiddetli sağanak yağış bekleniyordu bugün ve çoktan delillerini arkasında bırakmıştı gökyüzü.
Dışarıya tekrar baktı, araba hala oradaydı.İçindeki insanların varlığının hiçbir şekilde diğer insanlar tarafından farkedilmediğini çok geç olmadan anlamıştı Bulut.İçindekiler her ne ise insancıl hareketleri yoktu, sabittiler resmen ve karanlıktılar.Bulut onları tam olarak göremiyordu sadece vücutlarının bir kısmını gözüküyordu ve bu durum onun daha fazla gerilmesine sebep oluyordu.Ardından içeri doğru gitti ve bir sigara yaktı.Tekrar pencere kenarındaki köşesine döndüğünde arabadan bir kişinin eksildiğini farketti.
Yüksek sesli bir gümbürtünün koptuğu sırada kapısının altından bir zarf ileri doğru fırlatıldı.Ne yapacağını şaşıran Bulut, tirtir titremeye başlamıştı.Kalp atışları o kadar hızlanmıştı ki tüm benliğiyle korkusunu hissedebiliyordu.Mektubu açmalı mıydı?Ne yapmalıyıdı?Tüm bu karmaşanın içerisinde dışarıya bakması gerektiğini hissetti ve ani bir bakış attı.Gördükleri onun daha da fazla şaşırmasına sebep oldu.Arabanın yavaşça ilerlediğini gördü, gidiyordular.Bir mektup bırakıp gidiyorlardı.Mahallenin köşesinden sola doğru döndü araba ve Bulut'un görüş alanından tamamen çıkmışları artık.Tam o sırada yağmur başlamıştı, sokakta insanlar koşuşturuyordular. Karabulutlar tüm yüklerini şehre boşaltıyorlardı.Bulut'un düşünmesi gereken daha önemli bir meselesi vardı, neler olduğunu anlamalıydı.Belki de canı tehlikedeydi.Mektubu aldıktan sonra yağmurun başladığını farkeden Bulut, mektupta ne yazdığını iyice merak etmeye başlamıştı.
Tedirgin olduğu kadar hızlı adımlarla mektuba doğru gitti.Bir çocuğun şekere heveslenmesi gibi aniden açtı mektubu.
"Sokağa çık ve ıslan, yağmur seni bekliyor."
Bu cümleyi tekrar tekrar okumak girdiği şokun etkisini hafifletmiyordu.Bir an önüne doğru baktı, herhalde şimdiye kadar yüzünde bundan daha şapşal bir bakış olmamıştı.Karnındaki baskıyı ve gözlerindeki yükü boşverişi gibi elindeki kağıdı yere bıraktı.Elinden usulca düşerken kağıt, gökyüzü şimşeklerle dolup taşıyordu.Hava durumunda bahsedilen sağanak yağışın şiddeti bu olmalıydı...
...o sırada; güzel bir pazar günü olmayacağını hava tahminlerinden öğrendiği halde gökgürültüsüne uyanmasına şaşırmıştı Yağmur.
-Bu kadar erken olamaz! Of!
Yağışlı bir pazar gününden daha berbat ne olabilir? diye düşündü.
Sıcacık yatağını terketmek istemiyordu fakat uyuyamayacağını da biliyordu.Ters birşey olmaması için dua ederek yatağından çıktı.Kahve için su ısınırken, yüzünü yıkamak için banyoya doğru gitti.Yüzüne suyu çarptıktan sonra hafifçe yüzünü kuruladı ve aynaya baktı.
-Ne kadar berbat görünüyorsun? Yirmibeşimden sonra herşey daha da kötüye gitmeye başladı. Herneyse bugün güzel bir gün olacak herşeye rağmen...
O sırada suyun kaynamaya başladığını farketti. En çok sevdiği kupasını aldı, üzerindeki renkler ona huzur veriyordu ayrıca tam istediği miktarda kahveyi doldurabiliyordu ona.Kahvesini yudumlarken bir yandan iki yan apartmanda oturan Zeynep'i kahvaltıya çağırması gerektiğini düşünüyordu.Kahvaltılık birkaç parça bişey çıkarttıktan sonra Zeynep'i aradı ve kahvaltıya davet etti.Dostuyla bir pazar kahvaltısından daha güzel birşey yapamazdı bugün, ayrıca kesinlikle yağmurlu günlerde tek başına olmaması gerektiğini 16 yaşından beri biliyordu. - Yağmur, bundan yaklaşık 12 yıl önce çok yağışlı bir gecede babasının şehir dışında olmasını fırsat bilip annesiyle yatmıştı.Uzun zamandır ana-kız sohbeti yapmıyorladılar ve bayadır birbirlerine sarılıp uyumuyordular.Biraz sohbetin ardından Yağmur uyuya kalmıştı o gece.Saatler geçip sabah olmuştu.Uyandığında annesini öperek uyandırmak istemişti.Annesinin hiç tepki vermemesine çok şaşırmıştı.Bunun üzerine annesini dürtmeye başladığı sırada onun ölmüş olduğunu farketmişti.O anda kaynar sular başından aşağıya inmişti, ne yapacağını şaşırmış ağlayamamıştı bile.Girdiği şoku günlerce atlatamamış ve yatakta öylece kalmıştı.O sabahın üzerinden yaklaşık 32 saat sonra babası akşam vakti eve gelmişti.Eşinin ve kızının bu saatte uyuyor olmasına şaşırmıştı, ışıkları yaktı ve onlara "ben geldim" diye seslendi.Fakat hiçbir tepki alamadı, hemen onları kontrol etti.Onları bulduğundai Yağmur nefes alıyordu fakat eşi ölmüştü.Hemen 118'i arayıp bir ambulans istedi.Eşinin öldüğünü ve kızının baygın olduğunu söylemişti.Polislerle birlikte gelen görevliler Yağmuru hastaneye götürdüler, polis memurları ve babası ise evde kalmıştı.Yağmurun sağlığına tekrar kavuşması fazla sürmemişti fakat tekrar konuşmaya ve düzgün tepkiler vermesi için yaklaşık bir yıl kadar tedavi görmesi gerekmişti.-
Kahvaltı için hala hazırlık yapıyorken kapı çaldı, gelen Zeynepti.Beraber güzel bir sohbet ettikten sonra televizyon izlemeye başladılar.Vakit kolay geçeceğe benziyordu...
Yarım saattir ayakta durduğunu farketti, Bulut.Yüzündeki korku damla damla alnından dökülüyordu.Ter içinde kalmıştı tüm vücudu, hali hazırda mektupta söylendiği gibi sırılsıklam olmuştu işte.Gidip pencere kenarındaki köşesine oturdu.Ne yapması gerektiğine karar vermesi gerekiyordu.Hiç bir zaman evine mektup almamıştı, ilk başta işyerinde aldığı için arkadaşlarının bir şakası olduğunu hatta bazen gerçekten şanslı oldukları için yağmur vakitlerini tutturabildiklerini düşünüyordu fakat bunun öyle olmadığını anlaması fazla vakit almamıştı o zamanlar.Başlangıçtaki gibi değildi hiçbirşey.
Gözleri kan çanağına dönmüştü, oturduğu yerde bayılmadan önce yatağına kendisini fırlattı.Dışarı çıkmayacaktı, evinden uzaklaşması onu öldürebilirdi bile.Bu tedirginliğine rağmen yastığa başını koyduğu anda uykuya dalmıştı...
Saatler sonra televizyon seyretmekten sıkılan Zeynep, evine dönüp biraz temizlik yapması gerektiğini söylediği sırada Yağmurun telefonu çalmaya başladı.Arayan Hakandı.Hakanın en son onu aramasının üstünden nerdeyse yıl geçmişti, neden arıyordu.Arayanın Hakan olduğunu gören Zeynep şaşkın bir ifadeyle açsana diyiverdi.
Yağmur telefonunu açtı ve cılız bir sesle alo dedi.
-Yağmur beni dikkatlice dinlemeni istiyorum.
-Neler oluyor Hakan? Nerdesin sen?
-Benim nerede olduğumun bir önemi yok.Sadece söyleyeceklerimi dikkatlice dinle. Zeynep benim aradığımı gördü mü?
-Sen ne saçmalıyorsun?Neyin peşindesin söylesene, niye beni arıyorsun?Ayrıca Zeynep yanımda bile değil ki.
-Yağmur beni dinlemelisin fazla vaktim yok.Bugün biraz ıslanman gerekiyor.Yaşadığını sandığın olayı anlamak için tek fırsatın bu.Zeynep yanında biliyorum, onunla birlikte evden çıkın.
Ardından telefonu kapatan Hakan, arabasını çalıştırdı ve Yağmurun dediklerini yapacağından emin bir şekilde yoluna devam etmeye başladı.Ardından telefonu çalmaya başladı.Arayan Zeynepti.Sakince telefonunu açtı ve "yağmuru takip et" deyip kapattı.
Bu olaylar gerçekleşirken Bulut yatağından gördüğü kabusun etkisiyle "Yağmur!" diye bağırarak yatağından fırladı.Hemen paltosunu giydi ve sokağa fırladı.Rüyasında gördükleri onu bunu yapmaya itmişti.Artık daha fazla düşünmesine gerek yoktu ve neler olduğunu öğrenmesinin tek yolu buydu.Hala yağmurun yağıyor olmasına sevindi ve sadece ayaklarının onu götürdüğü, aklının git dediği yere gitmeye başladı.O kadar emindi ki rüyasındaki yeri bulacağına...

Hiç yorum yok: