Hakkımda

Duyuru

       2008 yılından daha öncesinde başlayan ve hala devam eden kelimeler ile oynadığım oyunun ortaya çıkardığı yazıların tamamını sizlerin önüne seriyorum. Geçirdiğiniz vakitten zevk almanız dileğiyle...                                                                                                                                                                                                                                                               Eğer okuduklarınızı beğendiyseniz, facebook sayfamı beğenebilirsiniz, paylaşabilirsiniz. Evet uzun zamandır yazmıyorum, farkındayım ama ekmeğin yoksa hiçmişsin. Siz beni bi' destekleyin ben yazmaya geri dönerim belki, bir ara, inşallah. Sevildiğinizi bilin, söyleyin. Güzel kalın !

Bölüm 3 - Yağmur

Yağmur için bir başka gün daha başlıyordu.Herşeyden bihaber kendine gerekli özeni gösterdiğinden emin bi şekilde sokağa fırladı.Bugün nedense ne çantası ağır geliyordu, ne de iş dediği boşluğa takılıyordu.Emindi, güzel bir gün olacaktı.
Bütün haftasonunu dinlerek ve sadece zeynep'i dinleyerek geçirmişti.Başına gelmiş olanları düşünmüyordu bile etrafında onca tehlike varken, neler olup bittiğini düşünecek vakti bulamıyordu aslında.Tam bu sırada kaykaylı bi çocuk ona doğru geliyor, yukarıdan bir güvercin geçiyordu.Kalp atışlarını yine ritmini yitirmişti.İç sesi susmuyordu,hayır olamaz camdan dışarı izmarit attılar.Neyse önüme düşecek sorun yok.Neler oluyor, yine bişeyler oluyor, nereye gidiyorum ben.İşe! Hayır sarı izleri hatırlıyorum, evet bu yoldan gitmiştim.Saçmalamayı kes.Bugün güneş var evet,yağmur yağmayacak bugün, hava tahminleri de öyle diyordu.Elimde ne işi var bu şemsiyenin? İlaçlarını aldın mı sen?!
Kendi içindeki hesaplaşmasını sürdürürken yine yolu karıştırmıştı, o kahvecinin önünden geçmemeliydi, o gazeteye bakmamalıydı.Dünya onu ilgilendirmiyordu, kesinlikle onun hakkında bi' yazı yoktu.Üçüncü sayfada olamazdı değil mi? Hayır hala hayattayım,nefes alıyorum. Gittikçe karmaşıklaşan bir düşünce sistemi vardı.Basit olmalıydı.
Neyse ki yine yolunu bulmuş ve işyerine varmıştı.Zeynep onu bekliyor olmalıydı.Merdivenlerden yukarı çıktı ve ofisine doğru yol aldı.Birkaç kişinin günaydın demesine her zamanki gibi tepkisiz kaldı çünkü ağzını açtığında günaydın diyemeyeceğini düşünüyordu.Hem bu onu gizemli yapıyordu, belki birisi onu tanımak isterdi tıpkı Zeynep gibi.Ardından sandalyesine oturdu, bilgisayarını çalıştırdı ve bir kahve istedi.Sıradan bir gün olacaktı, yağmur yağmayacak ve garip birşey yaşamadan evine geri dönecekti.Belki de tek isteği buydu.
Saatler her zamanki gibi 60 dakikaydı, sorun yoktu.Zaman normal geçiyordu, hissedebiliyordu bunu.Birkaç saatin geçişinin ardından Yağmur nidasıyla Zeynep içeri girdi.İlk cümlesi, Hakan demeyi hiç istemezdim ama ondan yine haber aldım, ev telefonuma mesaj bırakmış oldu.O kadar heyecanlıydı ki anlatmasına izin vermeliydi.Yağmurun izin veren bakışlarını gördükten sonra anlatmaya devam etti.Şuan benden 6 saatlik mesafe kadar uzak olduğunu söylemiş, İstanbulda olduğunu düşünüyorum fakat belki de yurtdışında.Ne işler çevirdiğini bilmiyorum ve benden ne istediğini de.Bana her zaman senin yanında olmam gerektiğini söylerdi ya, bu sefer söylememiş.
Bu cümlelerin ardından derin bir iç çeken Yağmur, demek 6 saat ha dedi ve unutmuştur söylemeyi cümlesini de ağzında geveleyip bıraktı.Günlük sohbetlerini bitirdikten ve biraz dedikodu yaptıktan sonra paydos vaktinin yaklaştığını farkettiler.Bitirmeleri gereken işler vardı.
O sırada Bulut için çok sıradan bir gün sayılmazdı, yine aynı rüyayı görmüştü fakat bu sefer biraz daha değişikti.Son aldığı mektubun etkisinde kalmıştı belli ki.Yine sarı lekeleri olan duvarın önünde sırılsıklam halde duruyordu.Yine bir kadın yaklaşıyordu.İlacını aldın mı? İlacını aldın mı? sesleri yankılanıyordu ama bu sefer arkadan birisinin yağmur! diye haykırdığını duydu.Ardından yatağından fırlamıştı.Tek fikri Yağmur adındaki bayanı bulmalıydı.
Hakkında hiçbirşey bilmediği birisini nasıl bulabileceğini düşündü bütün gün.İşyeri için yeterince verimli değildi ve patronu bunun farkına vardı elbet.Güzelce tüm nutuğu dinledikten sonra tekrar odasına dönen Bulut, yine de ne yapacağını bilmiyordu.Ne yapmalıydı.Bugün hava yağmurlu değildi ve bugün birşey olmayacağından emindi çünkü mektup falan gelmeyecekti.
Şimdiye kadar mektuplarla ilgili yapabildiği tek tespit, yağmur yağdığında bu mektupların geldiğiydi.Yollayan kişi kesinlikle yağmur yağıp yağmayacağını biliyordu.Çünkü günlük güneşlik havalarda bile mektup geldiğinde yağmur yağıyordu.Yollayanın ilahi bir gücü vardı resmen, buna kendini inandırmıştı.
Her ne olursa olsun, bu olaylar üzerine gelişmeler olması Bulut'u çok fazla korkutuyordu.Sokağa adım atmaktan korkar olmuştu ve artık bir hedefi bile vardı.Adı Yağmur.En azından yağmurun bir insan olduğundan emindi artık, tek dayanağı ise son rüyasıydı tabiyki de...
Saatler paydos vaktini göstermişti son kez internetten hava durumunu kontrol eden Yağmur evine doğru yola koyuldu.Tabiyki Zeynep bi' kahve içeriz bahanesiyle peşine takılacaktı.Yapmaları gereken önemli bir kritik vardı, Hakan ne yapmaya çalışıyordu yine.En son haber almalarının üzerinden 2,5 aya yakın vakit geçmişti.Tam herkes kendi yoluna bakacakken yine karanlık bir mesaj gelmişti.Şimdiye kadar verdiği en uzun araydı bu, yoksa ki her ayın ilk haftasında arar söyleyeceklerini söyler kapatırdı, hep geceleri arar ve telesekretere mesajını bırakırdı.Yaklaşık 1 yıldır olaylar bu şekilde gerçekleşiyordu.Her seferinde tek tembihi Yağmurun yanından ayrılma oluyordu.
Ardından eve vardılar.Biraz rahatladıktan sonra acıktıklarını farkedip aparetif bişeyler hazırlamaya koyuldular.Onları yerken havadan sudan muhabbetler ettiler.Hakan'a sıra gelecekti elbet.Kahveyi bekliyorlardı bu uzun mevzu için.
Yemekleri bittikten sonra derin bir muhabbete daldılar, daha doğrusu her zamanki gibi Zeynep konuşuyordu, Yağmur ise sadece dinliyordu.Bu sırada tek düşündüğü ise Zeynep'i korkutmak istememesiydi.Hakan konusundan daha önemli olduğunu varsaydığı bişeyi anlatmalı mıydı? Bu yüzden yaşadıklarını anlatmadı o gece de, zaten yaşadığından emin bile değildi.Ama nasıl olurdu?Islanmıştı, sırılsıklamdı o gün.Yaşamıştı bunu.Evet evet yaşamıştı.Birşeyler gelmişti başına.Duvar vardı,ıslanmıştı, ağlıyordu, kendi kendiyle konuşuyordu yine o gün.İlaçlarını almış mıydı? Neler oluyordu, neden korkuyordu.Hatırladığı o Yağmur! haykırışıyla irkildi.Aynı anda Zeynep onu dürtüyordu,Yağmur,Yağmur diye.Kendi içinden çıkıp,aklı başına geldiğinde Zeynep'in artık geç oldu ben gitsem iyi olacak cümlelerini duydu ve kafasıyla onayladı.Uyumalıydı.Aklında ise düşünceler tekrar yoğunlaşıyordu, bu gece de rahat uyuyamayacaktı.

Hiç yorum yok: