Hakkımda

Duyuru

       2008 yılından daha öncesinde başlayan ve hala devam eden kelimeler ile oynadığım oyunun ortaya çıkardığı yazıların tamamını sizlerin önüne seriyorum. Geçirdiğiniz vakitten zevk almanız dileğiyle...                                                                                                                                                                                                                                                               Eğer okuduklarınızı beğendiyseniz, facebook sayfamı beğenebilirsiniz, paylaşabilirsiniz. Evet uzun zamandır yazmıyorum, farkındayım ama ekmeğin yoksa hiçmişsin. Siz beni bi' destekleyin ben yazmaya geri dönerim belki, bir ara, inşallah. Sevildiğinizi bilin, söyleyin. Güzel kalın !

Pusu

Çocukluktu belkide yeltenişim
İsmi belirsizlere gidişim
Çaresini aradım ya gidişlerin
Emekleyen bebekten farksızdım işte
Kızdım hep kendime, biraz da sana
İkna edemedim gözlerini bana
Simidi böler gibi böldüm ya aklımı
İllakilere boğdum ya kalbimi
Masumiyetini korumak içindi belki
Lakin gidenler dönecek miydi ki
İsli bakışlarındaki pusuya kanar gibi
Kanmaktan öte pusuya düşer gibi
Issızlaşıyordum gitgide
Zarı attıkça zorluyorduk belki de

Oğuz Karabulut
30 Ekim 2010

Su yolunu bulur

Hep su gibi olmak istemişimdir. Onun kadar sakin bir o kadar huzurlu olmanın hayali cezbediyor olmalı beni. Aslında bir o kadar da hazır olmak istiyorum, her ne olursa olsun su yolunu buluyor ya.. Ben de bulayım.

Düşünüyorum da ben değil, yanından geçip gittiğim hayatlar hazır olmalılar belki de. Çünkü ben hep ne istediğimi bildim. Hep karşı taraf hazır olamadı adım atmaya, ya ben hızlıydım ya da onlar. Yetiştiremedim, beceremedim.

Monolog provası

üstat da benim, cevap veren de bir nevi şizofreni provası bu.

‎"iyi geceler diyen birisi olmadığı için iyi geçmeyen geceler vardır." dedi üstat.

"gecenin kaderi o'nun yokluğuna bağlı mirim, o olmadığı için gece oldu" dedim.
"güneş onsuz da doğacak." dedi.
"ben uyanmayacağım." dedim. 


- Oğuz Karabulut

Aforizma, kırıntı, düşce

Aşk henüz acıtmaya başlamamıştı ve hala heyecan vericiydi. Beraber vakit geçiriyorduk ve o beni öpüyordu. Her kaçamak bakışında kendimi görüyordum. Anneme ilk "galiba aşık oldum" itirafımdı o benim. İşte bu yüzden aşkı anaokulunda bıraktım ben. Zirvede bıraktım lan ! 

Al ve yüreğime istediğini yap.. Tek dileğim bir parçam seninle olabilsin..

Aşkımı fırlatıp atmak istiyorum.. kendimi sokaklara vurmak istediğim gibi.


Çok zor değilmiş gibi dursada imkansızın dengi olmuş yaşamak, kimsesizliğe boğulmuş hele bir de senden yoksun, suratsız günleri..


Esrarlı bir gecede işlenmiş meçhul cinayetin birinci dereceden faili.. Pek çok sevdanın tekil kişisi.. Değersizmişçesine kırılmış gönüllerin mezar bekçisi.. Tanımsızlıkların oluşturduğu karanlığın kölesi.. Tanınmamış üçüncü tekil şahsın ta kendisi..  


Sessizlik içinde geçen bir kaç günün ardından.. Sensizliğe doydum.. Sessiz sensizliklerin sesli düşünmelerine şahit oldum.. 


- Oğuz Karabulut

Lunapark hikayesi


bir şiir defterinde anlatılan lunapark hikayesi
ve bu hikayenin en muzur öznesi
ufak, kapısı açılan oyuncak arabam
ve ben gidiyoruz..
"çekip gidiyorum" larıma bir paraf çekmeye
eksildiklerimiz o kadar eksik ki
ben ve trenimin
siyah beyaz bir karede gelişini gördük
renkleri yoktu
yalnızlığın ve karamsarlığın
çünkü karanlıktaki ışığın rengi neyse
biz ve ikimiz ona bürünmüştük
"keder tünelinin korkusunu" yenice yenmiştik
Henüz yeterince bağırabilmiştik
Sorular cevap bulamadan kaçabilmişti öykümüzden

farkına vardım ki;

yanıp biten cümlemizin aklıma takılması
hafif tuzlu, orta şekerli hayatlarımızın
tek bir günde hüzne boğulabilmesi kadar
çelişkidir..
kuralsız sanılan her oyunun en tehlikeli maddesi
bensizliği bildiğin kadar
sensizliktir..

Oğuz Karabulut
2 Şubat 2010

Serzeniş

Belki birçok kez bekleyipte sonunda eriştiğim noktaya lanet ettim fakat, şuan pek de bir hırs kalmadı galiba içimde. Hırstan öte, belki de kendimden yedim çok çok önce.. Sevgim azalmaz sanarken çoğu kez vazgeçtim seni sevmekten. Evet bundan eminim ki vazgeçilmez değilsin.Herkes bir şekilde senden vazgeçebilir, o sıkıca tutunduğun tüm herşey senden vazgeçebilir ama kimse benim kadar aşık değil sana. O yüce duyguyu bir dirhem olsun tadabileceğini bilsem sana aşkımı sunardım, sırf meze olsun diye.

- Oğuz Karabulut

Kırıntılardan

Kelimeleri dilinin ucunda hissetmek.. ve dokunamadığına, sesin bile dokunmasın işte bunu istemek.. en can alıcı cümlelerini çöp gibi sağa sola fırlatmak ve çöpçülere emanet etmek koca bir aşkı.. en çok da "seni seviyorum" u fırlatmak acıtacak sanarken, "hayatımdaki herşeye bir es veriyorum" cümlesine kıyamadım. Suskunluk daha değerliydi sanırım..

- Oğuz Karabulut

Bugün yine açım


bugün yine açım,
onun bir bakışına.
yine aynı titrek ellerimle
ve bir o kadar kırmızı gözlerimle,
öfkeli aşkın, cesaretsiz hallerindeyim.
o ise bir o kadar hazır,
bir o kadar cesur.
yenilgili bir sabah
ve getirdiği yere doğru bakışlar.

Oğuz Karabulut 
15 Ekim 2010