Hakkımda

Duyuru

       2008 yılından daha öncesinde başlayan ve hala devam eden kelimeler ile oynadığım oyunun ortaya çıkardığı yazıların tamamını sizlerin önüne seriyorum. Geçirdiğiniz vakitten zevk almanız dileğiyle...                                                                                                                                                                                                                                                               Eğer okuduklarınızı beğendiyseniz, facebook sayfamı beğenebilirsiniz, paylaşabilirsiniz. Evet uzun zamandır yazmıyorum, farkındayım ama ekmeğin yoksa hiçmişsin. Siz beni bi' destekleyin ben yazmaya geri dönerim belki, bir ara, inşallah. Sevildiğinizi bilin, söyleyin. Güzel kalın !

Bölüm 6 - Hadi uyan genç adam!

...dalgalar huzursuzca kayalara vuruyordu ve yakındaki sahilden net bir şekilde görülüyordu tüm o damlacıkların savruluşu, gün doğmak için sabırsızca güneşi zorlarken.Bir dalga daha vurdu kıyıya ve o sırada derin bir nefes aldı Bulut.İçini huzurla dolduruyordu, yosun kokan ellerini başının arkasına koyup uzandığı kumların üzerinde.Hiç bir derdi yok gibiydi, sakindi.
"İyi ki bu yazlığı almışız hayatım" dedi, elindeki piknik sepetini yere koyarken.
"Kesinlikle" diye iç geçirdi,Bulut ve eşinin yaptığı böreklerden birkaçını midesine indirmeye başladı.O sırada pek bişey konuşmadılar ve biraz zaman sonra o sıcakta yapılacak en güzel şey denizde biraz serinlemekti.
Hayatının tek aşkı olan kadının denize doğru gidişini izlerken onu ne kadar da çok sevdiğini tekrar hatırlayan Bulut, kadının arkasından seslendi.
"Yağmur! Beni de bekle, geliyorum."
Nerdeyse üç yıldır evliydiler ve şimdiye kadar hiç çok büyük bir kavgaları olmamıştı. Sürekli işe gidip geldiklerinden ev hayatları biraz daha kısıtlıydı ve tek şikayetçi oldukları konu da buydu.Aralarında çocuk üzerine pek konuşma geçmiyordu çünkü birbirlerinin buna hazır olduğunu hiç hissetmiyorlardı.Yıllardır iş ve ev arasına sıkışmış olan hayatlarına bir parça güzellik katabilmek için birikimlerini bir yazlığa yatırdılar ve bu yarı lüks ev onların kaçamak yeriydi artık.
Akşamüzeri alışverişe gitmek için evden çıkan Bulut, ilk köşeden dönünce sigarasını yaktı. Geçen sene sanki eski bir aşinalığı varmış gibi sigara içmeye başlamıştı fakat Yağmur'a bunu söylemek istemiyordu.Bu yüzden bir yıl kadar süredir gizlice sigara içmek için çeşitli bahanelerle evden çıkıyordu. Yağmur belki de herşeyin farkındaydı ama Bulut'u böyle zorlamak sigarayı bırakması için daha iyi bir yoldu, çünkü evinde rahat bırakıldığında ne yapacağını bilemezdi.
Alışveriş sırasında yeni komşularını ve etraftaki esnafı gözlemledi.Çarşı zaten yeterince küçüktü, birkaç büfe, iki ya da üç tane lokanta, bir manav ve tabi bir de heryere sıçramış olan o büyük market zincirlerinden orta büyüklükte bir alışveriş merkezi.
Aldığı malzemeleri eve doğru götürürken ekmeği unuttuğunu farkeden Bulut, hemen yazlıklarının yakınındaki bakkala girdi.Elindeki poşetleri yere bıraktıktan sonra taze ekmekleri seçmek için ekmek dolabını açtı.O sırada bakkalın kapısının üst tarafındaki ufak ziller şıngırdamaya başladı ve içeri orta yaşlarda bir adam girdi.
"Hoşgeldiniz Hakan bey" dedi, kasada duran tonton dede.Bu resmiyete bir anlam veremeyen Bulut, iki ekmeğin parasını ödeyip dışarı çıktı ve eve gitti.
"Hoşbulduk, bana her zamanki gibi bir parlament", "Tabi efendim, buyrun."
"Bu herif te kim biliyor musun?", "Eşiyle birlikte buraya yeni taşındı.Yazlıkları Mendil sokakta, efendim."
"İyi günler" diyerek oradan ayrılan Hakan saçma bir boşluğun içindeymiş gibi hissetmeye başlamıştı.Yıllardır böyle hissetmiyordu.Yüksek meblada bir parayı lotodan kazanmış ve eşi Zeyneple birlikte mutlu bir hayat kurmuştu.Neden böyle bir hisse kapıldığını bile anlayamıyordu.Tüm bu düşüncelerle eve vardığında biricik eşinin ona kapıyı açmasıyla herşeyi boşvermesi gerektiğini hatırladı.
Güzel bir yemeğin ardından hep yaptıkları gibi bir kadeh şarap içmek isteyen Yağmur'u kırmayan Bulut,iki kadeh şarabı doldurup aynı kendi evinde olduğu gibi yapılmış köşeye geçti.Rahat koltuklara kendilerini bırakan çift şaraplarını yudumluyor ve fondaki müziğin keyfini çıkartıyorlardı.
Aşk ve şehvet dolu bir gecenin ardından gün bir kez daha doğuyordu.
"Hadi uyan genç adam!" diye seslendi otuzuna yaklaşan Bulut'a. Her zamanki gibi öğleye kadar uyumak istiyordu, fakat saatlerdir sigara içmediği için bir tiryaki gibi sigara özlemi çekiyordu.-Bunu gidermesi için önce kahvaltı yapmalı, ardından sohbet sırasında bir bahane bulup evden tek başına çıkması gerekiyordu.Belki de artık Yağmura bunu söylemeliydi.Şimdiye kadar asla aralarında ufacık bile bir sır olmamışken, aylardır gizlice sigara içtiğini nasıl söylerdi.Hele ki Yağmur'un sigara hakkındaki görüşlerini bildiği halde bunu yapmasına imkan yoktu.-Ardından yatağından bir öpücük almadan kalkmayacağını çocukça tavırlarla belirtti.
"Sana daha güzel bir teklifim var" diyerek yatağın içine kıvrılan Yağmur, ellerini aşkının vücudunda gezdirmeye başladı...
Yine güzel bir tatil sabahının ardından sahile doğru yola koyuldular.Bulut bu esnada bir bahaneyle Yağmur'un yanından ayrılması gerektiğini düşünüyordu.
"Aşkım, sen sahile doğru git benim bakkala biraz borcum vardı onu ödeyip geleceğim." dedi.
 "Şimdi sırası mı?Sonra halledersin." dedi Yağmur, bakkalın uzaklığını düşünerek.Ardından gitmek için ısrar eden Bulut'a izin vermek zorunda kaldı.
Yeterince uzaklaştıktan sonra sigarasına uzandı.O anda çakmağını diğer pantolonunun cebinde unuttuğunu farketti.Tam etrafına bakınırken, bakkalda adını duyduğu Hakan beyi'in ona doğru geldiği gördü.Elinde sigarası yanıyordu ve ateş istememesi için bir sebep yoktu.Ardından Hakan'ı durdurdu ve ateşini istedi. Hakan, Bulut'un sigarasını yakarken birbirlerine ne kadar tanıdık geldiklerini farkettiler. Beraber sigaralarını içerlerken sohbete dalan ikili, kaderin onlara oynadığı oyunun farkında bile değildi.

Hiç yorum yok: