Hakkımda

Duyuru

       2008 yılından daha öncesinde başlayan ve hala devam eden kelimeler ile oynadığım oyunun ortaya çıkardığı yazıların tamamını sizlerin önüne seriyorum. Geçirdiğiniz vakitten zevk almanız dileğiyle...                                                                                                                                                                                                                                                               Eğer okuduklarınızı beğendiyseniz, facebook sayfamı beğenebilirsiniz, paylaşabilirsiniz. Evet uzun zamandır yazmıyorum, farkındayım ama ekmeğin yoksa hiçmişsin. Siz beni bi' destekleyin ben yazmaya geri dönerim belki, bir ara, inşallah. Sevildiğinizi bilin, söyleyin. Güzel kalın !

Bölüm 7 - Islananlar

-Beş yıl önce-
Zeynepten ayrıldığından beri sigaraya başlayan Hakan, gördüğü ilk büfeden bi paket Parlament aldı ve arabasına doğru yöneldi.Bu sırada dışarıda yağmur hala devam ediyordu ve bu sağanak yağışın çabuk bitmeyeceği kesindi.Uzun zamandır vücuduna yağmur damlalarının düşmediğini hatırlayınca biraz olsun ıslanmak için yavaş adımlarla yoluna devam etti.Kendisine hiç tanımadığı kişiler tarafından verilen görevin başarıya ulaşması hayatını tekrar düzene sokması için tek şansıydı.Tanımadığı bu kişilere bir isim bile vermişti, "Islananlar". Her biri siyah giyinimli tiplerdi.En azından öyle hayal ediyordu.
İki yıl önce yağışlı bir sabaha uyanmıştı.İşe gitmek üzere hazırlanırken Zeynep'i aramış ve onu da uyandırmıştı.-O sıralar nişanlanmayı planlıyor, yeterli parayı biriktirmek için çabalıyorlardı.Eğer herşey planladıkları gibi olursa 2 aya kadar nişanlanacak ve güzel bi ev tutacaklardı.-Herşey olması gerektiği gibiydi ve Hakan yola koyulmuştu.Evinden çıkarken Zeynep'in ona hediye ettiği siyah, şık bir sapı olan şemsiyesini aldı ve kapısını kilitledi.Merdivenlerden hızlıca indikten sonra apartmandan çıktı ve arabasına doğru yöneldi.Rüzgar şemsiyeyi uçuracak kadar sert esiyordu ve gerçekten çok şiddetli bir yağmur vardı.Bir an önce işe gitmesi gerektiğini düşünürken arkasından birinin geldiğini farketti ve tam o anda kafasında şiddetli bir zonklama hissetti.Ardından uyandığında kendini bir sandalyeye bağlı şekilde buldu.
Yüzüne tutulan ışıktan dolayı etrafını göremiyordu sadece etrafında birilerinin varlığını hissediyor ve ona baktıklarını tahmin ediyordu.
"Kimsiniz lan siz! Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Neredeyim ben? Neler oluyor?"
Cevap yoktu.
"Kimsiniz? Ne istiyorsunuz benden? Konuşsanıza şerefsizler! "
Karşı taraftan asla cevap alamayacağını anladıktan sonra sakinleşmeye çalışan Hakan, etrafındaki kişilerin bu davranışına anlam veremiyordu. O sırada ışık daha da parlaklaştı ve yan tarafından birisinin geldiğini farketti fakat onu göremiyordu. Gelen herneyse temiz, beyaz bir kağıda yazılmış birkaç satırlık bir notu okuması için dizlerinin üzerine bıraktı.
"Yağmurlu günlerde seninleyiz.Korkma.Sadece yapman gerekeni yap.Rüyaların sana yol gösterecek."
Bu cümlelerin biraz altında ufak bir yazı daha vardı.
"Bulut senin kurtarıcındır."
Ardından evinde uyanan Hakan gördüğü açık ve net rüyalardaki yönergeleri izliyordu.İlk önce ona verilen bir uçak bileti ile Almanyaya gitmiş, oradan İngilterede 2 ay kadar geçirdikten sonra Türkiyeye geri dönmüştü yaklaşık 7 ay kadardır da burdaydı.Sürekli ona rüyalarında söylenenleri yapmıştı.-İlk başlardaki asi haraketlerin cezasını yeterince ağır olarak ödemişti.Her kaçmaya çalışmasında bir şekilde yakalanıyor ve bir güzel dayak yiyordu.Onların izni olmadan resmen kafasını bile kaşıyamıyordu.Ne zaman uyuması gerektiğine ve gittiği yerde yapması gerekenlere dair notlar ona verilen adreslerdeki evlerde hazır olarak bulunuyordu.-
Görevler bazen çok anlamsız oluyordu.Sadece gidip belirlenen bir cafede oturup saat 15:03 te garsona seslenip, kahve sipariş etmesini istiyorlardı.Bazense belirlenen saatlerde çöp kutularına bırakılmış çantaları alıp başka yerlere götürmesi isteniyordu.Çantaların içine asla bakamazdı çünkü hep şifreli kilitleri bulunuyordu.Asla tam olarak ne yaptığını bilememişti.Tek bildiği yağmurlu günlerde rüya görmeyeceğiydi.Hiçbir zaman yağmurlu bir günde görev almamıştı, yıllardır vücuduna bir damla dahi olsun düşmemişti.
Herşeyin ona anlatıldığı gibi olacağından emin bir şekilde görevinin başarıya ulaşıp ulaşmadığını kontrol etmek için rüyasındaki yere gitti.Herşey yine her zamanki gibi tam da rüyasında gördüğü gibiydi.Saatlerce beklemesi gerekebilirdi...
O sırada sırılsıklam olmuş elbiselerinin ağırlığını önemsemeden koşar adımlarla nerde olduğunu bildiğine inandığı yere ilerleyen Bulut, neler olacağını düşünmeye bile vakit bulamıyordu. Ayakları onu yürümesi gerektiği yere götürüyordu, etrafında koşuşturan insanlar ona garip bir şekilde bakıyorlardı.Deli gibi davranışlar gösterdiğini asla anlayamayacağı bir durumdaydı.
Dakikalar sonra rüyasındaki o sarı lekeli duvarı gördüğünde kendini kafasından vurulmuş gibi hissetti.Herşey gerçekti, şimdi herşey gördüğü gibi olacaktı.Sorun yoktu, bu çılgınlıktan artık kurtulacaktı.Hayatına tekrar devam edecekti ve bu onu huzurlu kılıyordu.Ne yapacağından emin bir şekilde duvarın dibine oturdu ve ıslanmasını umursamadan tam da hatırladığı şekilde beklemeye başladı.
Hakan, Bulut olduğunu tahmin ettiği kişinin görüş alanına girmesiyle heyecanlanmaya başlamıştı.Şimdi Yağmur ve sevdiği kadın Zeynep'te oraya gelecekti.Sonra ne olacağına dair bir fikri yoktu fakat herşey Islananlar'ın istediği gibi olacaktı ve istekleri gerçekleştiğinde asla zarar vermeyeceklerini biliyordu.Sonunda aşık olduğu, uğruna herşeyi verebileceği kadını görecekti.Belki de en sonunda tüm bu olaylar bir son bulacaktı.Bunun umuduyla beslenen vücuduna biraz daha dayanması için yalvardıktan sonra bir sigara daha yaktı...
O sırada evden çıkmak için hazır olan iki genç kadın nereye gidecekleri dahi bilmiyordu.Sadece evden çıkmaları gerektiğine olan inançları ile merdivenlerden inmeye başladılar.Sokak kapısını açtıklarında bir arabanın onları beklediğini farkettiler, ardından herşey karardı.Kafalarına poşet gibi birşey geçirilmişti, bağırıp çağırmaya başladılar.Arabadaki kimsenin çıtı bile çıkmıyordu, şiddet uygulamıyorlardı.Asla cevap alamayacaklarını anlamaları uzun sürmedi.Ardından ikisine birden birer iğne batırıldı.
Dakikalar sonra Yağmur yol kenarında bir yere baygın olarak bırakıldı, Zeynep ise arabada bırakıldı.
Gözlerini hafif bir iniltiyle açan Yağmur, Zeynep diye bağırdı.Zeynep yoktu.Sırılsıklam olmuştu,hala yağmur yağıyordu.Etrafındaki herşeye aşinaydı.Bu binaları biliyordu, yağmur tam da hatırladığı bir şiddette yapıyordu, tam vaktinde şimşek çakıyordu.Kesinlikle bu anı hatırlıyorduArdından Hakan'ın sözleri aklına geldi.
"Gördüğün rüyaları anlamak için tek şansın bu."
Aşırı derecede tanıdık gelen etrafına şöyle bir bakındı ve artık nereye gitmesi gerektiğini biliyordu, aklında ise tek bir soru vardı.
"İlaçlarını aldın mı sen?!"

Hiç yorum yok: