Hakkımda

Duyuru

       2008 yılından daha öncesinde başlayan ve hala devam eden kelimeler ile oynadığım oyunun ortaya çıkardığı yazıların tamamını sizlerin önüne seriyorum. Geçirdiğiniz vakitten zevk almanız dileğiyle...                                                                                                                                                                                                                                                               Eğer okuduklarınızı beğendiyseniz, facebook sayfamı beğenebilirsiniz, paylaşabilirsiniz. Evet uzun zamandır yazmıyorum, farkındayım ama ekmeğin yoksa hiçmişsin. Siz beni bi' destekleyin ben yazmaya geri dönerim belki, bir ara, inşallah. Sevildiğinizi bilin, söyleyin. Güzel kalın !

Bölüm 8 - Bir planım var

-Buluşmadan 8 ay sonra-
Herşey bu kadar anlamsız olamazdı.Herşeyin bir amacı vardı bu dünyada.Neler olup biteceğini asla bilemeyeceğimiz bir dünyadaki ufacık serzenişleri hiçbirşeye yaramazdı.Tüm bunların farkındalığında nefes almaya çalışan beden onundu.Dinlediği her şarkıda hissettiklerinin birer koca yalan olduğunu farketmek kesinlikle berbat bir durumdu.Yutkunamamak ve daha da kötüsü.. Kalbinin durdurulmasını istemek, başının koparılması için dua etmek yapılabilecek en iyi haraketmiş gibi geliyordu.Bu buhranın içinde ne yapacağını şaşırmış bedenine bir kez daha baktı.
"Son kez yaşıyorum bu günleri, bu sefer herşey daha farklı olacak ellerinden kurtulacağım." diye kendisiyle konuşuyordu Zeynep.-Yaşadığı yıllanmış olayların aslında tek bir otorite tarafından ona yaşatıldığını öğrendiğinde beyninden vurulmuşa dönmüştü.Hakan yanındaydı ve ona şimdiye kadar duyduğu özlem ve o zamanlar yaşadıklarının oluşturduğu nefret içini dolduruyor ve onu çelişkilere sürüklüyordu.Ona koşup sarılmak istemişti, kaçırıldığı gün Hakan'ı gördüğünde.O günden sonra beraber yaşayacaklarını ve verilen her görevi yapmak zorunda olacaklarını bilmiyordu elbet.-
Bu sözlerin karşısında hafif bir gülümsemeyle birlikte takındığı alaycı tavırla Zeynep'in karşısında duruyordu, Hakan.
"Bunu asla başaramayacaksın.Sonuçlarını sende biliyorsun.Islananlar'dan kaçamazsın.Çok mu işkence edilmesini istiyorsun kendine?" dedi.
İlk başta Hakan'ın yanında olması onu rahatlatmıştı fakat Zeynep'e görev verilmiyordu çoğu zaman.Dışarısıyla tamamen bağlantısı koparılmıştı, en iyi arkadaşı Yağmurdan asla haber alamamıştı.Eve hapsedilmişti resmen ve bu onu kaçmaya yönlendiriyordu.İlk kaçışlarında Hakan da ona katılmıştı ve bunun sonucunda bir güzel dayaklarını yiyip, oturmuştular.Hakan, onların neler yapabileceğini ispatlamıştı aslında. Ama bu Zeynep'in vazgeçmesi için yeterli değildi.Çoğu kez Hakandan bile vazgeçmişti.Tek başına çıktığı maceraları çok uzun sürmüyordu, bir şekilde yakalanıyor günlerce cezasını çektikten sonra ağzı gözü dağılmış şekilde bir sonraki evlerine götürülüyordu.Her uyandığında daha farklı talimatlar ve eşyalar görmek psikolojisini tamamen bozmuştu.
"Hayır! Bu sefer yapamayacaklar.Bundan eminim."
"Nasıl emin olabiliyorsun Zeynep?! İmkansız bir kaçıştan bahsediyoruz. Yalvarırım bunu bir kez daha deneme! En son kaçmaya çalıştığında sana 5 gün işkence ettiler. Ne olur aşkım, yalvarıyorum sana..."
"Hayır anlamıyorsun.Bu sefer rüyamda verilen talimatlara bugün göre adıma 2 gün sonrasına alınmış bir uçak bileti bulacağım.Hatta fazla zorlanmayacağım, evden çıktıktan sonra sola doğru 240 metre gittikten sonra bir ara sokak göreceğim ve o ara sokakta tuğla bir duvar olacak.O duvarın çıkarılabilir bir tuğlasının arkasında duruyor.Ardından şuan Fransada olduğumuzu anlayacağım çünkü bineceğim taksinin camından Eyfel kulesini göreceğim.Ardından uçağıma binecek ve Almanyaya gideceğim.Her zamanki gibi ev ve talimatlar hazır olacak."
"Yani bizi ayırıyorlar?! Saçmalık! Niye yapıyorlar bunu? Neden?!".-Hakan'a Almanyayla alakalı herhangi bir talimat verilmemişti.Böyle bir şeyi neden yaptıklarını düşünemeyecek kadar üzgündü.Beyninde birçok düşünce kanlı bir savaş veriyordu.Bir başka ayrılığı ikisi de asla kaldıramazdı, belki de sabretmeleri gerekiyordu.Ne yapacaklarına dair çok fazla çelişiyordu, kesinlikle ne yapacağını şaşırmıştı.-
Ardından Zeynep'in suratında o eski muzur bakışı gördü, içi biraz olsun rahatlamıştı.Kendinden hiç olmadığı kadar emin duruyordu.
Zeynep'in bu sefer bir planı vardı...
Kaçış planını tamamlamak ve uygulamaya geçmek için yaklaşık 30 saatleri vardı, eğer herşey öngördükleri gibi olursa kesinlikle bu lanet olasıca eziyetten kurtulacaktılar.
Zeynep herhangi bir terslik çıkmadan bileti gidip aldı ve tartışmalı birkaç saatin ardından plan tamamen hazırdı.Onlara göre mükemmel bir plandı.Şimdi gergin bekleyiş başlamıştı.Zeynep 10 saat sonra yola çıkacaktı.
-10 saat sonra-
Bir kibrit sesi tüm sessizliği bozmuştu.Bütün gece buldukları tüm yanıcı maddeleri eve dökmüştüler.Evde yangın çıktığı için bütün dikkat evdeki olaylarda olacaktı.Ev alev almaya başladıktan sonra aşağıda Zeynep'i hali hazırda bekleyen taksiyi şoförü bıçaklarıyla tehdit ettiler, taksici boş değildi.Ani bir hamleyle silahını çıkarttı, o da elbette Islananların adamıydı.Ardından ilk cinayetlerini işlediler, adamın cesedini yola bıraktıktan sonra kaçmaya başladılar.Fransaya daha önce de geldiği için biraz olsun bilen Hakan yakın şehirlerden biri olan Caen'e doğru götürdü.Oradan Manş kanalını kullanarak İngiltereye geçecektiler.İngiltere saklanmak için yeterince büyük değildi fakat izlerini kaybettirebilirdiler.Eğer o da işe yaramazsa oradan buzullara doğru onları uzun ve zorlu bir gemi yolculuğu bekliyordu ya da ülke değiştirmeye devam edecektiler.
Herşey çok kolay olmuştu, tek yapmaları gereken bir taksiciyi öldürmekti şimdiye kadar.O da zaten Islananlar için çalışan bir başka köleydi.Muhtemelen taksisi ile belirtilen saatte verilen adreste olması gerektiğini rüyasında görmüştü ve oradaydı.Etrafındaki insanlardan asla emin olamıyorllardı, kimin onlar için çalıştığı kimin çalışmadığı asla belli olmuyordu.Sanki herşey bir takım zincirleme olaymış gibi gözüküyordu hep ve her insan olayın ufak bir parçasını hallediyordu.Hepsi de sadece rüyalarında gördüklerini yapıyorlardı-Kendileri dışında onlarca insanla birlikte çalışmıştılar ve her biri rüyasında görüklerini yaptığını söylüyordu sadece.-
1944 yılında II. Dünya savaşı sırasında tamamen yerle bir edilmiş olan ve Normandiya çıkarmasının yapıldığı o tarihi esintilerle dolu Caen şehrinde, Manş kanalına çıkan bir yol aramaya başlamıştılar.Ardından Zeynep "La Manche" tabelasını gördü ve Hakan'ı uyardı.Zaten 15-20 km kadar uzakta oldukları Manş denizine çıktıklarında tek yapmaları gereken onları İngiletere götürecek bir gemi bulmaktı.
Bu heyecanlı saatler süren yolculuk ikisini de oldukça yormuştu. Fakat saatlerdir hangi gemiye gizlice binip gidebileceklerini kestirmeye çalışıyorlardı. İki saate yakın bi inceleme yaptıktan sonra tonlarca ağırlıkta olan kocaman bir yük gemisine girebilmenin bir yolunu buldular.Yaklaşık üç saat sonra kalkacak olan gemiye hala konteynerlar yükleniyordu, içlerinden bir tanesine girip saklanmak akıllarına gelen en iyi fikirdi.
Ardından etraflarını iyice kontrol ettikten sonra hızlıca bir tanesinin içine girdiler.İçerisi onlara biran cennet gibi gözükmüştü.Hem kurtulmak için güzel bir hamle yapmıştılar, hem de içerisi o en sevdikleri Chateau D'esclans şaraplarıyla doluydu. Her zaman Whispering Angel alıyordular fakat şuan etraflarında bulunanlar Garrus'tu.Bu şaraplardan yılda sadece altı fıçı üretiliyordu.Bunun sebebi ise tamamen 80 yaş ve üstündeki bağlardaki üzümlerin kullanmasıydı.
İçinde bulundukları konteyner hafifçe yukarı doğru kaldırıldı ve geminin içine oturtuldu.Artık yolculukları başlamıştı.Kaç saat sonra varacaklarını kestiremiyordular fakat ellerinin altında ömürleri boyunca belki de hiç tadamayacakları şaraplardan vardı.Gemi haraket etmeye başladıktan sonra sessizce bir tanesini açtılar ve içmeye başladılar.Şuanda dünyanın en iyi rose şaraplarından birini içiyordular.-Şaraptan anladığını söyleyen herkesin "piknik şarabı" diye hitap ettiği rose şaraplar, onlara her zaman çok güzel gelmişti.Çünkü hafifti ve biraz tatlı olmasından dolayı yemeklerle mükemmel bir uyumu vardı, özellikle de hamur işi yiyeceklerle.-
"Keşke pizzacıyı arasaydık." diyerek ortamın gerginliğini azaltmaya çalıştı, Zeynep.Herşey aslında planladığı gibi gitmişti.P0anda olmayan tek şey ise bu gecenin keyifli olacağıydı.
"Bu harikanın yanında pizzadansa, makarna yemeyi tercih ederim.İtalyaya mı gitseydik acaba?" diyerek gülümsedi, Hakan.
Kısık sesle kıkırdamaya başladılar.Ortam rahatlamıştı.Birbirlerine sarıldılar ve şaraplarının keyfini çıkarmaya başladılar...

Hiç yorum yok: