Hakkımda

Duyuru

       2008 yılından daha öncesinde başlayan ve hala devam eden kelimeler ile oynadığım oyunun ortaya çıkardığı yazıların tamamını sizlerin önüne seriyorum. Geçirdiğiniz vakitten zevk almanız dileğiyle...                                                                                                                                                                                                                                                               Eğer okuduklarınızı beğendiyseniz, facebook sayfamı beğenebilirsiniz, paylaşabilirsiniz. Evet uzun zamandır yazmıyorum, farkındayım ama ekmeğin yoksa hiçmişsin. Siz beni bi' destekleyin ben yazmaya geri dönerim belki, bir ara, inşallah. Sevildiğinizi bilin, söyleyin. Güzel kalın !

O garip huzurum...


  Senli sözlerime nasıl başlayacağımı bilmemezlikten gelmek belki de şimdiye kadar bilmemezlikten gelecek kadar bilmediğim içindi, bunu dahi bilmiyorum. O ki onlarca acıya sebep bir iç titremesi... Yutmaya çabaladığım her söz, her kalp burkan kelime, üzgünlük içinde ya da yok yok belki de terkediliş içindeki o garip huzurum. Sensin işte bu, deniz kokan.
 Sığdıramıyorum ki bulduğum huzuru herhangi bir cümleye, kelimeler acizliklerinden intihar edemiyor dilimden.. Gurursuz, marur uzun cümleler.. "Demine doygun bir çay kadar kırmızı gözlerimi hiç ama hiç özlemedim ki" diye başlayan bir cümle yazmak istedim mesela, ne bileyim "kara kalem çalışmasındaki en ufak ayrıntıya gizlemek istedim seni" diye de başlayabilirdi. Aslında reddediyorum, reddediyorum sensizliği ile başlamalı..
 Adına şiirler yazmayı reddediyorum, yüzüne dokunmadıkça.. Yazmayı reddediyorum cümlelerimi, senin hakkında değilse.. Susmayı reddediyorum, sensizlik sessiz olacak diye..Reddediyorum sabahları, geceleri, dakikaları seni bir an aklımdan çıkaracaksam.. Aslında en çok hatırlamayı reddiyorum, hatıra olma diye..
  Korkuyorum.. Öyle çok deniz kokuyorsun, öyle çok özleştiriyorum ki deniz ve içindeki herşeyiyle seni.. Mesela bir tekne.. Bir tekne olmayı her ne şekilde becerebiliyorsan, ben de liman olmayı bildim işte hep. Bir büyüğün sözünü dinler gibi, yap denileni yapar gibi, hayatın sözünü dinledim.Bi' kulağımdan girip diğerinden çıkamadı. Ben duygularımın bende sığıntı yaşamasına alıştırıldım. İçime sığacaktı her kelimesi onun, ne söylerse söylesin yutkunabilecektim işte. Sığıntı bir aşk yaşayacaktım her seferinde, liman ve tekne olacaktık onunla... 
  Terkedilmeye hazır, eflatun sabah bekçisi bir liman.. Fırtınadan korkan, batacağını bilen ufak bir tekne.. Fakat her ne olursak olalım, özleyecektik... Öyle ya sevmek lazımdı bir kadını, onurla...


Tıkla ve dinle

http://fizy.com/#s/1e90kp

Oğuz Karabulut
27 Kasım 2010

Hiç yorum yok: