Hakkımda

Duyuru

       2008 yılından daha öncesinde başlayan ve hala devam eden kelimeler ile oynadığım oyunun ortaya çıkardığı yazıların tamamını sizlerin önüne seriyorum. Geçirdiğiniz vakitten zevk almanız dileğiyle...                                                                                                                                                                                                                                                               Eğer okuduklarınızı beğendiyseniz, facebook sayfamı beğenebilirsiniz, paylaşabilirsiniz. Evet uzun zamandır yazmıyorum, farkındayım ama ekmeğin yoksa hiçmişsin. Siz beni bi' destekleyin ben yazmaya geri dönerim belki, bir ara, inşallah. Sevildiğinizi bilin, söyleyin. Güzel kalın !

Gidenler gelseydi eğer, gittikleri gibi.

  
  Yolculuklar, gelenler, gidenler hayatın kısacık döngüsünde bir başka çıkıntı. Otogarda, giden ben olduğumda en kısa zamanda geri döneceğim, birkaç gün durup geleceğim, bu işi halletmem gerekiyorlarla doluyor ağzım ama giden değil de kalan olduğumda kulaklarım doluyor bu cümlelerle. Terkedilişe bir başka ad bulmaya çalışmak yaptığım aslında, ortamın tüm kasıntı havasını hoş görmek belki de.. Otogar, otobüsler, bir sürü insan ve kalabalığın arasındaki bir başka kişi olmak.
  Sırf bu yüzden koşar adımlarla uzaklaşırım her seferinde, el sallamamak için türlü bahanelerim olur hep. Vedalaşmayla aramda garip bi' soğukluk var, ısınmak ta istemiyorum. Ayrılık anında ısınmak için tek yapacağım, sarılmak olur ki canımı okur her seferinde. 
  Sıkı bir sarılışın yerine sarılmamayı tercih ettiğinizde, geride kalan iç burkuntusunu, o boğazda düğümlenme hissini yutmaktan başka çare kalmaz. O anda güçlü durmaya çalışmak, yüzlerce insanı yara yara gitmek ve dışarı çıkınca bi' sigara yakmaya mal olur. 
  Her terkedilişte hikaye aynıdır aslında, bir parça kopar gider uzağa, onun deyimiyle üç beş gün veya birkaç hafta sonra herşey düzelecektir. "Göreceğiz" derim her seferinde...
  Gidenler gelseydi eğer, gittikleri gibi. Hayat baya bi' sıkıcı olurdu aslında. Çünkü üzülmezsek, o ayrılışı yaşamazsak, özlem duygusundan yoksun bırakılsaydı yani bedenlerimiz nasıl olur da aşık olabilirdik. Düşünmek için onca vakit vardır artık önünüzde..
  Kalan evinde veya kendini çoktan attığı bir bar köşesinde düşünür, giden otobüste.. Pencereden dışarıyı izler giden, hele geceyse yoldaki ışıklar ona başka başka hikayeler anlatır. Yol onunla konuşur, uzaklaştığı her kilometrede ya kalandan uzaklaşır, ya da eksilir. Şarkılardan fal tutulur bazen, teknoloji sağolsun mesaj atılır bazen de.. Haber edilir, huzurla uyuyormuş numarası yapılır koltukta..
  Giden elbet evine varır ve haber verir. "Evimdeyim." işte en büyük yıkım belki de budur. Kalandan olabilecek en uzak yere gidilmiştir işte bu üzücü haber. Ama uzaklaşması bitmiştir, işte bu da iyi haber. Asıl soru uzaklaşıldı mı, eksinildi mi?
  İşte her seferinde bu yüzden yolculuklar şiirlere mal oluyor.. Gidenler ve kalanlar..

http://fizy.com/#s/1aioh5

Oğuz Karabulut
12 Kasım 2010

Hiç yorum yok: