Hep sözde kalıyor sevdalar..
Hep yalandan seviliyor gönül yorgunu insanlar...
Hep sütten diyorlar...
Satılmış bedenler, hatta sokaktaki itler bile umursamıyorlar...
Sorulmuyor...
Duygularım, boşukta hissetiğimde ne halt yerler?
Beni sevdiğini söyleyenler neredeler?
İhanetler pazarından satın alınmış, mutsuzluluğa mahkum bedenler...
En sağlam yanım birkaç insafsızın karanlık düşünceleriyle ankaranın kuytu bir köşesinde paramparça edilip, üleştirilmiş...
Duygularım, değerlerim, zaferlerim, düşüşlerim en kötüsü sevdalarım çalınmış...
Bir tek... Bir tek yüzümdeki o sahte gülücük kalmış...
Elimde... Bir kaç lanet olasıca elveda, biraz hatıra ve tek bir cümle...
Demedim mi sana giderken rahat bırak beni uykularımda...
Girme bir daha düşlerime dedim fakat tüm benliğin aklımın kuytularımda...
Acım, gözyaşlarım hala yaralarımda...
Fotoğraflarına baktıkça çareyi ararım sigaralarımda...
Üstüne ismini yazdım ve her nefeste unutuğumu sandım seni..
Nereden bilebilirdim, her seferinde içime çektiğimi seni...
Her iç çekişimde bundan mı yanıyor içim?
Sen gittiğinden beri sanki öksüz gibiyim..
Sen gittiğinden beri ne yazık ki bir piçim..
Ardımda bıraktıklarım, sarıldıklarım değil miydi anam,babam dediklerim...
Neden onurumla savaştığım halde hunharca katledilen yine benim?..
Çekip giden niye hep onlar?
Hayatlarından def edenler, en basiti beni üzenler, bırakanlar...
Niye hep onlar?..
Ağlıyorum işte ağıyorum...
Keşkelerim akıyor gözlerimden biliyorum...
Kendi sellerimde boğuluyorum...
Hayatımız dediğimiz aşk oyunundan usul usul eksiliyorum...
Dilimde bir ayrılık türküsüyle sokaklarda dolanıyorum...
Gittiğimiz heryeri, tüm o köşeleri tek tek dönüyorum...
Her seferinde "bizi" yüzümde salak bir ifadeyle hatırlıyorum...
Gece olup, saatler uykuyu gösterdiğinde...
Sıkıca sarılıyorum, elvedan hala ellerimde...
Oğuz Karabulut
13 Ağustos 2009
Hep yalandan seviliyor gönül yorgunu insanlar...
Hep sütten diyorlar...
Satılmış bedenler, hatta sokaktaki itler bile umursamıyorlar...
Sorulmuyor...
Duygularım, boşukta hissetiğimde ne halt yerler?
Beni sevdiğini söyleyenler neredeler?
İhanetler pazarından satın alınmış, mutsuzluluğa mahkum bedenler...
En sağlam yanım birkaç insafsızın karanlık düşünceleriyle ankaranın kuytu bir köşesinde paramparça edilip, üleştirilmiş...
Duygularım, değerlerim, zaferlerim, düşüşlerim en kötüsü sevdalarım çalınmış...
Bir tek... Bir tek yüzümdeki o sahte gülücük kalmış...
Elimde... Bir kaç lanet olasıca elveda, biraz hatıra ve tek bir cümle...
Demedim mi sana giderken rahat bırak beni uykularımda...
Girme bir daha düşlerime dedim fakat tüm benliğin aklımın kuytularımda...
Acım, gözyaşlarım hala yaralarımda...
Fotoğraflarına baktıkça çareyi ararım sigaralarımda...
Üstüne ismini yazdım ve her nefeste unutuğumu sandım seni..
Nereden bilebilirdim, her seferinde içime çektiğimi seni...
Her iç çekişimde bundan mı yanıyor içim?
Sen gittiğinden beri sanki öksüz gibiyim..
Sen gittiğinden beri ne yazık ki bir piçim..
Ardımda bıraktıklarım, sarıldıklarım değil miydi anam,babam dediklerim...
Neden onurumla savaştığım halde hunharca katledilen yine benim?..
Çekip giden niye hep onlar?
Hayatlarından def edenler, en basiti beni üzenler, bırakanlar...
Niye hep onlar?..
Ağlıyorum işte ağıyorum...
Keşkelerim akıyor gözlerimden biliyorum...
Kendi sellerimde boğuluyorum...
Hayatımız dediğimiz aşk oyunundan usul usul eksiliyorum...
Dilimde bir ayrılık türküsüyle sokaklarda dolanıyorum...
Gittiğimiz heryeri, tüm o köşeleri tek tek dönüyorum...
Her seferinde "bizi" yüzümde salak bir ifadeyle hatırlıyorum...
Gece olup, saatler uykuyu gösterdiğinde...
Sıkıca sarılıyorum, elvedan hala ellerimde...
Oğuz Karabulut
13 Ağustos 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder